BODRUM’A DAİR
Avrupa’nın en gözde tatil beldelerinden biri olan, Türkiye’nin St.Tropez’i diye nitelenerek modern kalıplara sığdırılarak anlatılsa da doğal dokusunu ve kültürünü her şeye rağmen koruyan, nostaljiyle modern hayatın; köy hayatıyla teknolojinin uyum içinde birleştiği mucizedir Bodrum…
İki limanın kıyılarına dağılmış begonvil nakışlı, mavi çerçeveli, beyaz evleri; denize açılan dar sokakları; rüzgâra karşı vakur bir duruş sergileyen yel değirmenleri; neredeyse dört mevsim dalında duran limonları; kokusu başka, tadı bambaşka mandalinaları; sarı kızları; kedi köpek bir arada uyuyan sokak hayvanları; guletleri; sandaletleri; her lezzeti barındıran restoranları; eşsiz gece hayatı; ünlü plajları; her mevsimde, her beldesinde farklı bir yer algısı yaratan Bodrum, dil, din, ırk gözetmeksizin her yaştan, herkese, her zevke hitap eder.
Kışın güneşsiz, yazın meltemsiz bırakmaz sizi. Öfkesi lodostur, şefkati yakamoz…
Bodrum’da mezarlara mersin dalı bırakılır, kutlamalara bir hafta öncesinden başlanan düğünlerde çeyiz deve sırtındadır, Kerimoğlu oynar Efeler… Lokma dökülür, katmer yapılır, gözlemelerin vazgeçilmezi otlardır. Keşkek, Lokum Pilavı, Çökertme Kebabı, tatarı, yumurtalı tilkişen, yoğurtlu ebegümeci, hardalotu salatası, gambilyası, sübye garası damakta kalan tatlardır.
Her mevsim ulaşımın kolay olduğu Bodrum’da, her yer şehir merkezidir. Gittiğiniz her yere deniz de beraberinizde gelir…
Doğu ve Batı limanlarını birleştiren yarımadada yükselen, içinde Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Cam Batığı Salonu bulunan görkemli kalesi, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olan, ‘mozole’ kelimesinin isim babası Mauseleion Anıt Mezarı, Bodrum’un asıl giriş kapısı olan Myndos Kapısı, Leleg şehri Pedesa Antik Kenti, 13.000 kişilik Antik Tiyatro ile M.Ö. 5000 yılından bu yana uğruna hep savaşılmış, hep gözde olmuş bir kent Bodrum…